Yürütücülüğünü Kocaeli
Üniversitesi’nin yaptığı “Bilimin Kamusal İletişimi: Türkiye’de Devlet
üniversitelerinin Bilim İletişiminde Dijital Medya” adlı TÜBİTAK projesinin
eğitim kampına katılan araştırmacı ve öğrencilerle sohbet eden Prof. Dr. Hülagü
şöyle konuştu:
“Bizim
halka layık olmamız için çok çalışmamız gerekiyor”
“Bilim insanları toplumdan niye
kopuk? En büyük sıkıntımız üstten bakışçı bir anlayışın
olması. Genelde bu kişilerin kendilerini seçkin zannedip halktan üstün görmesi
bence en büyük yanlışlardan biri. Toplumla diyalog kuramamamızın en büyük
sıkıntısı da bu. bizim Anadolu insanımız öyle kalbi sıcak konuşmasından
hissedersiniz o yakınlığı, o dili ama öyle üstten
bakışçı bir anlayışla sanki onlara lütufta bulunuyormuşsun senin oraya
gelmen onlar için bir lütufmuş gibi olursa kalıcı olmuyor. Ama diğer türlü çok
kalıcı dostluklar oluyor. O da sizden bir şey öğrenmeye bakıyor ama ona bir şey
öğretebilmeniz için, onun kültürünü öğrenmeniz lazım.
Türkiye çok güçlü bir ülke.
Toplumsal kültürü çok yüksek. Zor
günlerde bir araya gelme kültürümüz çok güçlü. Çok kadim bir medeniyetimiz var.
İnsanımız çok temiz. Bizim onlara layık olmak için çok çalışmamız gerekiyor.”
“Basının
gücünü iyi yönde kullanmak lazım”
Bilim iletişiminde halkın
katılımı için medyanın çok önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Hülagü,
“Basının gücünü iyi yönde kullanmak lazım. Bilimi basitleştirerek anlatmak
gerekiyor. Dün ben mecliste bir konuşma yaptım. Bir söz var yani annemi kaçıran
kadı kimi kimden dava edeyim diyor. Bakıyorsun işte oradan bir yerde bir
kızımızı dövdü, bıçakladı bir şey oldu. Hemen adli kontroller salınıyor. Hemen
basın Tiktok'a şey yapınca ertesi gün tutuklanıyor, basının böyle bir gücü var.
Dolayısıyla medyayı iyi yönde kullanmak lazım.”
“Dili
iyi kullanmak ve çok okumak önemli”
Kocaeli Büyükşehir
Belediyesinin desteğiyle gerçekleştirilen eğitim kampında projede görev alan
lisans ve lisans üstü öğrencileriyle sohbet eden Prof. Dr. Hülagü, Türkçe’yi
iyi bilmenin ve kullanmanın her alanda başarılı olmak için en önemli unsur
olduğunu söyledi. Gençlere bol bol kitap okumalarını öneren Prof. Dr. Hülagü,
şöyle konuştu:
“Bir de tavsiyem, kitap okurken
sadece bir kitap okumayın, bir kitap kafanızı kilitler kalır. Üç tane farklı
kitap okuyun aynı anda. Ben şimdi Ankara’da ona fırsat buldum. Üç gün orada
kalıyorum. Bekliyorum oradaki işler tamamlansa eve gitsem de kitap okusam. Bir
mecliste okuduğum kitap var. Eve gidince başka bir kitap. Yatarken ayrıca bir
kitap okuyorum. Ben mesela rektörken eve
gelip yemek yedikten sonra tıpla ilgili literatürü filan bir saat okurdum.
Yatmaya doğru tasavvuf, divan okurdum.
“Sanat
hayatınızın içinde olmalı”
Ben lisedeyken hiçbir şey
öğrenemedim ancak üniversitede okurken müzikle, okumayla, divan edebiyatıyla
tanıştım. Size tavsiyem mutlaka bir musiki icra edin. Mesela saz çalın, tambur
çalın. Türk musikisi ile ilgilenin, halk müziği ile ilgilenin. Ne bileyim
tiyatroya gidin mutlaka ama tiyatroda böyle oturup sadece seyretmeyin. Öyle
canlı insanların mimikleriyle konuşmalarıyla bence bu çizgileri devam
ettirirseniz çok daha başarıyı yakalarsınız. Mutlaka ilerde iyi bir yerde
yönetici olacaksınız diye düşünüyorum.”