İşitme Engelli Dr. Burak Uyanık’tan İlham Veren Hayat Hikâyesi

Dr. Burak Uyanık Türkiye’de bir ilke imza atarak doktorasını alan ilk işitme engelli birey oldu.

Bu Gönderiyi Paylaş

Dr. Burak Uyanık Türkiye’de bir ilke imza atarak doktorasını alan ilk işitme engelli birey oldu. Hocalarının önerisi ve eşinin desteğiyle Kocaeli Üniversitesi’nde doktora programına başvuran Uyanık başarıyla doktora tezini tamamladı. Tezini 'Web Tabanlı Uygulamalar İçin Kullanıcı Etkileşimli Otomatik Kod Üretimi’ üzerine yaptı. Eğitim hayatına işitme engelli çocuklar için tasarlanmış İşitme Engelli Çocuklar Eğitim, Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (İÇEM) başlayan Uyanık, Anadolu Üniversitesi'nde Bilgisayar Teknolojisi ve Programlama bölümünü ikinci olarak tamamladıktan sonra yüksek lisansını Sakarya Üniversitesi'nde Bilgisayar ve Bilişim Mühendisliği alanında tamamladı. İşitme engelli bir birey olarak karşılaştığı zorluklar ve önyargıların kendisine mücadele etme ve başarıya ulaşma konusunda güç verdiğini söyleyen Uyanık bunu sadece kişisel bir başarı değil, aynı zamanda toplumsal bir farkındalık yaratma çabası olarak görüyor. Bütün zorluklara rağmen engelleri aşıp başarıya ulaşan ve bunun için çabalamaktan vazgeçmeyen Dr. Burak Uyanık, mücadele hikayesini Genç Açı’ya anlattı.

 “Bu, benim için sadece akademik bir başarı değil, aynı zamanda eğitimdeki engellerin aşılabileceğinin ve kararlılıkla her zorluğun üstesinden gelinmesinin somut bir kanıtıdır.”

 

İşitime engelli olmak eğitim sürecinizi nasıl etkiledi?

İşitme engelli olmak, eğitim sürecimde çeşitli zorluklara neden oldu. En büyük engellerden biri, derslerdeki iletişim eksikliğiydi. Hocaların anlattıklarını duyamamak, sınıf içinde etkileşimi oldukça zorlaştırıyordu. Bu durum, ders anlatımlarını takip etmekte ve sınıf içi tartışmalara katılmakta güçlük çekmeme neden oluyordu. Bu eksikliği telafi etmek için kitaplar ve internet kaynaklarından yoğun bir şekilde faydalanarak, kendimi sürekli geliştirmek zorunda kaldım. Öğrenme sürecimi kendi başıma yönetmek ve ders dışı zamanlarda ekstra çaba sarf etmek, bu yolculuğun bir parçası haline geldi. Bu süreç ayrıca iletişim becerilerimi geliştirmemi ve alternatif iletişim yöntemlerini keşfetmemi sağladı, böylece kendimi daha iyi ifade edebilme ve başkalarını daha iyi anlayabilme yeteneği kazandım. Sonuç olarak, işitme engelli olmak eğitim yolculuğumu zorlaştırdı ama aynı zamanda kişisel ve akademik gelişimim için önemli bir motivasyon kaynağı oldu.

Ödevler söz konusu olduğunda da benzer zorluklarla karşılaştım. Hocaların sözlü olarak verdikleri ödevlerde, iletişim eksikliğim nedeniyle ödevin tam detaylarını anlamakta zorlanıyordum. Bu durum, ödevleri tam olarak anlamamı ve doğru şekilde yapmamı zorlaştırıyordu. Bazen arkadaşlarımdan yardım almak veya hocalarla birebir iletişime geçmek gibi ekstra çabalar gerektiriyordu. Sınıf içi etkileşim ve arkadaşlık ilişkileri kurmak da bazen zorlayıcıydı. Arkadaşlarımın ne söylediğini tam olarak anlamakta zorlanabiliyordum ve bu da sosyal ilişkilerimde birtakım engeller yaratıyordu. Ancak, bu zorluklara rağmen, işitme engelli bir birey olarak eğitimime devam etmek ve başarılı olmak için büyük bir kararlılık gösterdim. Engelleri aşmak için gösterdiğim ekstra çaba, beni daha güçlü ve azimli bir birey yaptı. İşitme engelli olmam, eğitim yolculuğumda bazı zorluklar yaratmış olsa da potansiyelimle bu engellerin üstesinden gelebileceğimi gösterdi ve bana değerli dersler öğretti.

Önünüzdeki engellere rağmen devam etmekteki en büyük motivasyon kaynağınız nedir?

Benim için en büyük motivasyon kaynağı, işitme engellilere karşı olan önyargıları yıkmak ve bu engelin, eğitim veya kariyer hedeflerine ulaşmada bir engel olmadığını göstermektir. Çoğu zaman, işitme engelli bireylerin belirli başarıları elde edemeyeceği yönünde bir algı mevcut. Bu önyargıyla savaşmak, benim için bir güç kaynağı haline geldi.

Lise yıllarımda, bir hocamın 'bilgisayar mühendisi olamazsın' demesi veya arkadaşlarımın 'bunu başaramazsın' şeklindeki sözleri, beni daha da motive etti. Bu tür sözler, bana karşı olan şüphelerin üstesinden gelme arzumu artırdı. Yüksek lisans eğitimim sırasında bile 'bu eğitimin senin için bir işe yaramayacağı' şeklinde yorumlarla karşılaştım. Hatta en yakın arkadaşlarım bile zaman zaman şüpheci yaklaşımlar sergiledi.

Bu tür yorumlar ve önyargılar, başkalarının ne düşündüğünden ziyade, kendi potansiyelime odaklanmamı sağladı. İşitme engellilik, eğitim ve profesyonel hayatta engel teşkil etmemeli. Bunu kanıtlamak adına çıktığım bu yolculukta, işitme engelli bir bireyin de her şeyi başarabileceğini göstermek istiyorum. Her küçük başarı, bu önyargıları yıkmak adına atılmış büyük bir adım oluyor. Sınıfta bir şey anlamadığım için gülüşmeler olduğunda bile, bu durumu olumlu bir motivasyon kaynağına çeviriyorum. Çünkü bu, başkalarının düşüncelerini değiştirebileceğim ve işitme engelli bireylerin de başarılı olabileceğini kanıtlayabileceğim bir fırsat.

Bunun yanı sıra, ailem ve özellikle eşim de benim için büyük bir motivasyon kaynağıdır. Onların inancı, desteği ve anlayışı, karşılaştığım zorluklar karşısında güçlü kalmamı ve hedeflerime ulaşmamı sağlıyor. Ailemin bana olan inancı, karşılaştığım her türlü zorluğu aşmamda bana güç veriyor ve hedeflerime ulaşmam için gereken motivasyonu sağlıyor.

Sonuç olarak, işitme engelli bir birey olarak karşılaştığım zorluklar ve önyargılar, mücadele etme ve başarıya ulaşma konusunda bana güç veriyor. Bu, sadece kişisel bir başarı değil, aynı zamanda toplumsal bir farkındalık yaratma çabasıdır. Bu yolculukta, işitme engelliliğin eğitim ve iş hayatındaki engelleri aşabileceğimizi göstermek için çaba sarf ediyorum.

 

“Toplumda bir farkındalık yaratma ve önyargıları kırma mücadelesinin bir parçasıydı.”

 

Türkiye'de bir ilke imza atıp işitme engelli bir birey olarak doktoranızı bitirdiniz. Doktoranızı aldığınız an neler hissettiniz?

Doktoramı aldığım an, hayatımın en unutulmaz ve duygusal anlarından biriydi. O an, yıllar boyunca verdiğim emeğin, yaşadığım zorlukların ve aşmam gereken engellerin bir özeti gibiydi. Liseden itibaren her adımda karşılaştığım zorluklar, bu anın değerini daha da artırdı. 'Yapamazsın' diyen sesler, iletişim engelleri, anlaşılmamanın verdiği yalnızlık duygusu, tüm bu zorluklar o anın kıymetini artırıyordu. Doktoramı elime aldığımda, işitme engelimin sunduğu tüm zorluklara rağmen, bu akademik zirveye ulaşmanın verdiği huzur ve gururu hissettim. Bu başarı, yalnızca kişisel bir zafer değil, toplumda bir farkındalık yaratma ve önyargıları kırma mücadelesinin bir parçasıydı. İşitme engelli bir birey olarak, akademik bir başarıya ulaşmanın toplumsal bir mesaj taşıdığını derinden hissettim. Bu an, sadece bir diploma değil, yıllar süren azmin, kararlılığın ve inancın bir ifadesiydi. Seslerin eksikliğine rağmen, bu başarıyla dünyaya sesimi duyurabildiğimi hissettim. Bu, sadece kişisel bir zafer değil, aynı zamanda tüm işitme engelli bireyler için bir ilham kaynağı ve toplum için bir mesajdı: Engeller ne olursa olsun, azimle ve kararlılıkla her hedefe ulaşılabilir. Bu duygu dolu an, hayatımın en değerli anlarından biri olarak her zaman özel bir yere sahip olacak.

Doktora tez konunuz ve bu konuyu tercih etmekteki temel amacınız neydi?

Doktora tez konum olarak 'Web Tabanlı Uygulamalar İçin Kullanıcı Etkileşimli Otomatik Kod Üretimini’ seçmemin birincil amacı, yazılım alanındaki derin ilgim ve bu konuya olan tutkumdu. Lise yıllarımdan beri yazılımla uğraşıyorum. İlk olarak 2003 yılında Pascal ile programlamaya başladım. Yazılım dünyasında sürekli bir öğrenme ve gelişme süreci içinde bulundum ve bu alandaki hızlı teknolojik gelişmeler hep ilgimi çekti. Web tabanlı uygulamalar, günümüzün teknoloji dünyasında merkezi bir rol oynuyor ve bu alandaki yenilikler, yazılım sektörünün sürekli evrim geçirmesine neden oluyor. Bu nedenle, doktora tezim için hem kişisel ilgi alanıma hem de sektörün güncel ihtiyaçlarına hitap eden bir konu seçmek istedim. Sevdiğim bir konu üzerine çalışmak, araştırma sürecinde beni daha da motive etti. Kendi ilgi alanlarımı takip etmek ve bu alanlarda yeni şeyler keşfetmek, doktora çalışmamın hem daha keyifli hem de daha verimli olmasını sağladı. Bu, sadece bir akademik araştırma değil, aynı zamanda kişisel bir tutku yolculuğuydu. Tezimi tamamladığımda, hem sevdiğim bir alanda önemli bir katkı sağlamış olmanın gururunu hem de kişisel olarak büyük bir tatmin hissettim. Bu süreç, kariyerimde ve kişisel gelişimimde önemli bir dönüm noktası oldu.

Bu süreçte yanınızda duran en büyük destekçileriniz kimdi?

“Bu zorlu akademik yolculukta en büyük destekçim, şüphesiz eşim oldu. Onun inancı, anlayışı ve sürekli desteği, karşılaştığım zorluklar karşısında pes etmememi sağladı ve hedeflerime ulaşmam için gereken motivasyonu bana verdi. Eşim, bu süreçte her zaman güç veren, inancımı tazeleyen ve zor anlarımda yanımda olan bir kaya gibiydi. Onun sevgisi ve desteği, bu yolculuğun en zor anlarında bile ilerlememi sağladı. Ayrıca, Ahmet Sayar hocam da bu süreçte bana büyük bir destekçi oldu. Hocamın rehberliği, bilgeliği ve sürekli desteği, doktora sürecimi büyük ölçüde kolaylaştırdı ve yönlendirdi. Onun akademik zorluklarla başa çıkmamda ve bilimsel düşüncemi geliştirmemde bana verdiği destek, kariyerimde önemli bir etki yarattı.  Ailemin inancı ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde Betül tercümanımın iletişim konusundaki yardımları, bu süreci daha yönetilebilir ve verimli kıldı. Bu destek ağı olmadan, doktora derecemi tamamlamak çok daha zor, belki de imkânsız olurdu. Eşim ve Ahmet Sayar hocam başta olmak üzere, tüm destekçilerime minnettarlığım sonsuz.

Profesyonel olarak iş hayatınızdaki girişimleriniz ne oldu?

Profesyonel hayatımda, KoçSistem'de AR-GE Otomasyon ve Mobil Uygulamalar bölümünde çalıştım ve ardından TÜBİTAK-TÜSSİDE'de Uzman Araştırmacı olarak görev aldım. Oğlumun da işitme engelli olması nedeniyle, ailece Eskişehir'e taşınarak TEI'de çalışmaya başladım. Ayrıca, AASSK Derneği ile iş birliği yaparak, işitme engelli çocukların bilim ve bilişimle daha fazla entegre olmaları için gönüllü projelerde aktif rol aldım. Kurduğumuz robotik takımıyla katıldığımız yarışmalardan jüri ve takım ruhu ödülü kazandık.

“Herkesin yolu farklıdır ve sizin yürüdüğünüz yol, başkalarının anlayamayacağı bir yol olabilir.”

 

Son olarak öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Öğrencilere tavsiyem, öncelikle kendi tutkularını ve ilgi alanlarını keşfetmeleri yönündedir. Kendi ilgi alanlarınızı takip etmek, öğrenme sürecini hem daha keyifli hem de daha anlamlı kılar. İkinci olarak, zorlukların ve engellerin üstesinden gelmek için kararlılık ve azim gösterin. Engeller, sizi durdurmak için değil, daha güçlü ve yetenekli hale gelmeniz için var. Her zorluk, aşılması gereken bir adımdır ve sizi hedeflerinize bir adım daha yaklaştırır. Ayrıca, başkalarının negatif yorumlarına veya şüphelerine fazla kulak asmayın. Kendi yeteneklerinize ve potansiyelinize inanın. Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğünden çok, kendi hedeflerinize odaklanın. Herkesin yolu farklıdır ve sizin yürüdüğünüz yol, başkalarının anlayamayacağı bir yol olabilir. Eğitim sürecinizde, hocalarınızdan ve akranlarınızdan yardım istemekten çekinmeyin. İletişim ve iş birliği, öğrenmenin önemli parçalarıdır. Son olarak, her zaman meraklı olun ve öğrenmeye açık kalın. Bilgi, sürekli değişen ve gelişen bir dünyada en değerli varlığınızdır. Eğitim yolculuğunuz sadece akademik başarılarla değil, aynı zamanda kişisel gelişim ve keşiflerle de dolu olmalıdır.