Dirençli Bir Gelecek İçin Dirençli Bir Toplum

KOÜ Eğitim Fakültesi konferans salonunda gerçekleşen "Dirençli Bir Gelecek" adlı panelin moderatörlüğünü Prof. Dr. Esma Buluş Kırıkkaya yaparken Prof.Dr. Fadime Sertçelik, Prof. Dr. Selma Koç Akgül ve Dr. Öğr. Üyesi Serkan Engin konuşmacı olarak yer aldı.

Bu Gönderiyi Paylaş

Panel, deprem konulu “Sarsılan Zamanlar” adlı video gösteriminden sonra moderatör Kırıkkaya’nın 6 Şubat 2023 depremlerinin hemen ardından kurulan KOÜAHAP (Afet ve Acil Durum Hazırlık Birimi) hakkında bilgilendirme yapmasıyla başladı. Kırıkkaya, “Eğer bir dayanışma içinde olursak ve bu birime gerekli katkıları verirsek Üniversitemizin bu anlamda daha güçleneceğine inanıyoruz.” diyerek afet eğitimlerinin önemine değindi. “Afetlerin doğru bilgi kaynaklı eğitimlerle yapılmasını istiyoruz.” diyen Kırıkkaya ancak eğitimsiz birey ve toplumların afetle mücadelede olumsuzluk ve karamsarlığa sürükleyebileceğinden bahsetti. Ancak afeti yaşamadan tehlikeleri görmemiz gerektiğinin altını çizdi.  

“DAHA BİLİNÇLİ OLMAMIZ GEREKİYOR.” 

Panelistlerden Sertçelik, konuşmasına 6 Şubat 2023’te gerçekleşen depremde yaşanan süreci tablo ve görsellerle anlatarak başladı. “O süreçte dakika dakika tablolar ağırlaşmaya başladı. Bu kadar ağır tablolarla karşılaşmamak için önceden önleminin alınması gerekiyor.” diyerek bu konuda bilinçli olunması gerektiğinden bahsetti. Alp Himayala kuşağının üzerinde olan Türkiye’nin aslında çok risk barındırmaması gerektiğini söyleyen Sertçelik “Deprem büyük evet ama çok kayıp vermemiz diğer etkenlere bağlı.” dedi.  

“ÖNLENEBİLİR ÖLÜMLER YAŞAMAMAMIZ GEREKİYOR.” 

Panelin devamında söz alan Akgül “Bu deprem bize çok şey anlattı ve bende bir dejavu etkisi yarattı. 99 depremini yaşayan biri olarak söylüyorum.” diyerek hatalardan ders almadıkça yıkılmaya devam edeceğimizi belirtti. Yaşadığı afetlerden ders çıkararak, aynı tehlike ve risklerin yeniden afete dönüşmesini engelleyebilen, risk odaklı afet kültürünün gelişmesi gerektiğini dile getirerek “İlerde yaşanacak başka bir depremde bu kadar büyük bir yıkımla karşılaşmak istemiyorsak dirençli bir gelecekle birlikte kolektif hafızanın canlı tutulması gerekir.” dedi.  Afet kültürüyle ilgili süreçler ve bunların özeliklerine değindikten sonra Kırık Cam Teorisini deprem boyutlarıyla anlattı. “Bir cam kırığı yeni bir cam kırığı demektir. Suç oranını düzeltmek istiyorsak kırık camı tamir etmek gerekir. Deprem sürecinde de aynı sorunlar ortaya çıkıyor. Kırık camı tamir edersek böyle sorunlar yaşamayız. Mesela riskli binaların yıkılması, ilk yardım eğitimlerin verilmesi, deprem farkındalığının geliştirilmesi, güvensizliğin ortadan kaldırılması ve önlemlerin alınması gibi. Bir kereden bir şey olmaz değil, bir kereden çok şey olur.” diyerek afet kültüründeki cam kırıklarını onarmamız gerektiğini söyledi.  

“HER İNSAN BİR DÜNYA” 

Son olarak Engin, depremde neler yaşandığından ve bundan sonra ne yapılması gerektiğinden bahsetti. “Depremin olması, binaların yıkılması ve kayıpların verilmesi hiç sürpriz değil.” diyerek 11 ilin etkilendiği bu depremi resmi verilerle konuşmak gerektiğini söyledi. Depremler yaşamaya devam edeceğimizden ve Türkiye’deki depremlerin sığ olduğundan söz etti. “Olaylara doğru yerden bakarak doğru tespit yapmalı ve doğru çözümler bulunmalı.” diyen Engin, istatiksel verilerle ve verdiği örneklerle diğer depremleri birbirleriyle karşılaştırdı. Otorite boşluğunun nelere sebep olduğunu anlatıp can kayıplarının hesabını yapmanın mümkün olmadığını söyleyen panelist depremin ekonomik boyutlarından da bahsetti. “Can kaybının maddi bir hesabı yok. İstatiksel veri olarak söyleyip geçiyoruz ama her insan bir dünyadır. Bu bir istatiksel veri değil. 50.783 dünya söz konusu.” dedi. Ardından fotoğraf çekimiyle panel sonlandırıldı.